İnanç Başkanlığı

İnanç Başkanlığı

 

Selam

Yine zem durumu içerisindeki toplumsal yapının ilgili zaman gelene kadar nasıl şekillenmesi gerektiğine dair yapılan bir açıklama olarak inançlar ve diyanetle ilgili bu süreç geçene kadar bir kaç şey daha yazmak istedim...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözcü tv'deki programını izlerken spikerin bir yorumu çok dikkatimi çekti ve çok da hoşuma gitti, inanç başkanlığı şeklinde bir değişim yapılacağından söz ediliyor şeklinde bir cümle kullandı...

Ne kadar güzel bir başlık ve isim...

İnanç başkanlığı...

Aslında bu başlık içeriğinde diyanetin olması gereken yapısını barındırmaktadır.

Daha önceki diyanetle ilgili olan yazımda da belirtmiştim, Atatürk diyaneti şuan ki gibi çalışan bir kurum olması amacıyla kesinlikle kurmamıştır, bununla ilgili olarak açılmamıştır.

Diyanet şu zaman ki haliyle, yetersiz olan Afad, kan ve çadır satan Kızılaydan farksız olarak sadece İslamla ilgili olan ve bir nevi islami misyonerlik yapan ve siyasal islam şeklinde yapısının olduğunu söyleyebileceğimiz, yanlışta olsa bir çok islami kesimin arkasında duran bir kurum haline gelmiştir ve Atatürk'ün oluşturmak istediği diyanet kesinlikle böyle değildir....

Diyanet için bütün inançlarla ilgilenen, hepsinin sorunlarına çözümler bulan, hepsinin içeriğindeki yozlaşmaları ve yanlışlıkları anlayabilecek etkin felsefeye ve bilgiye sahip olarak gereken aydınlatma çalışmalarını yapan, bütün inançlara saygı duyarak onların yapılarında gereken şekilde korumalar sağlayan ve özenler gösteren ve halkı inançlar üzerinden kullanan bütün alanlara dair halkı koruma şeklinde, bütün inançlarla ilgili olan ve hepsine saygı duyması gereken bir alan olması amacıyla oluşturmuştur...

Asıl olarak laikliği yaşatmaya çalışan kurum diyanet olmalıydı..

Ancak bakın diyanetin şimdi ki haline, adam çıkmış deistlere sapık diyor, akıl alır gibi değil...

Değil laikliği yaşatmak tamamen laikliğe ters bir şekilde çalışan ve uygulamalar ve açıklamalar yapan bir alan haline gelmiştir, kime neye inanırsa inanır sanane...

Hem hakaretler neden hep sizden geliyor...

Siz neden olayın ayrıştıran, aşağılayan ve hakaret eden tarafındasınız bunu düşündünüz mü hiç?

Hem ne olursan ol gel derler, sonra da diğer taraftan o gelsin, bu gelsin, bu gelmesin şeklinde kendi siyasi ve çarpık ahlaki yapılarına uygun olan alanları ayırırlar, seçerler...

Kendi inançları ve bilgileri ile sürekli çelişen alanlar haline gelmişler...

Kemal Kılıçdaroğlu sırf Alevi diye senelerdir söylemediğinizi bırakmamışsınız, akıl alır gibi değil...

Size ne ki, kim neye inanırsa inanır...

Alın bakın arkasında durduğunuz ve desteklediğiniz cemaatler ve tarikatlardan bir kaç örnek...

Kim sapık acaba deistler mi yoksa siz mi?

Bakın bakın, senelerdir diyanetin çalıştığı bir ülkede ardı arkası kesilmeyen dini sapkınlıklar...

İşte diyanet bu gibi alanlardaki yozlaşmaları yok etmesi gerekirken, altan alttan bunlara destek verir hale gelmiştir...

Türkiye, diyanetin bu hali yüzünden bunlardan geçilemeyecek hale gelmiştir neredeyse, kim sapık acaba, siz mi, yoksa sizin gibi olmayanlar mı?

Birde bu var, olayı nerelere kadar götürmüşler, cahillikte, sapkınlıkta sınır tanıyamayan dini hocalar...

İşte tablo bu...

Gördüğünüz gibi ve çok çok daha fazla örnek var, ben bu kadarını almaya katlanabildim...

Diyanetin normalde islam dinini ve diğer bütün dinleri bu gibi yobazlıklardan ve yanlışlıklardan temizlemesi gerekirken, diyanet bu alanlara destek verir hale gelmiştir.

Bakın, örnekleriyle bir kaç tanesi ile ilgili haberleri internetten topladım ve çok fazlaydı, toplarken bile rahatsız edici bu görüntüleri insanlar yaşamak zorunda kalıyorlar...

Bu gibi sapkın zihniyette insanlar toplum arasında yaşıyorlar...

Diyanet şu zamana kadar nasıl çalışmış ki bu insanlar akın akın ve çok fazla bir şekilde bu ülkede hala cirit atabiliyorlar...

Bu insanların yaptıkları asıl sapıklıkken diyanet kalkmış deistlere sapıklık diyebiliyor, o bir inanç şeklidir ve durumudur ve bu seni kesinlikle hakkında böyle acizane bir yorum yapacak kadar ilgilendirmez...

Sanane ki...

Varsa o Allah'ın eğer, o Allah ile kulu arasındaki bir meseledir, sen nasıl sapıklık olarak nitelendirirsin...

İnanç işi kişileri ilgilendirir ve kişilere özeldir ve varsa o tanrılarınız, tanrı ile O'nun arasında gelişen bir durumdur ve sen buna hakaret edecek şekilde, dışlayacak şekilde nasıl yorumlarda bulunabilirsin...

Sen hangi akla hizmetsin...

Kesinlikle ve kesinlikle Atatürk'ün oluşturmak istediği diyanet şuan ki yaşanan şekli gibi değildir.

Şuan ki ileri derecede yozlaşmış olan diyanettir ve işte diyanetlin geliştirilmesi gerektiği konusu bu şekilde bütün inançlarla ilgili olan ve hepsindeki obsedör yapılanmaları yok etme ve milleti inançları kullanarak aldatma hali içerisinde olan yapılanmalardan kurtarmak gibi çok özellikli çalışmaları olan alanlar şeklinde olmalıdır.

Değil diyanetin şu zamandaki halinin böyle bir çalışma yapması, diyanet asıl din ile insanları kandıran ve içeriğine siyaseti bulaştırarak bir çok anlamsız açıklamalar yapan ve çalışmalarda bulunan alan haline gelmiştir.

Neredeyse kurbanlık satacak ve belki de satıyor bilmiyorum, artık incelemiyorum, bu kadar yanlışını bildikten sonra gerekte yok...

Yetersiz Afad'dan, kan ve çadır satan Kızılay'dan farksız olarak yozlaşmış ve asıl amacını kesinlikle uygulayamayan bir alan haline gelmiştir diyanet...

Yapı olarak, çalışma olarak, içerik olarak diyanet şu hali ile toplum yapısına, laikliğe, düzenli yaşama ve bir çok duruma tamamen terstir.

Düzenlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir, kapatılmasına gerek yok...

Resmi dini yok bu ülkenin, kendinize gelin, biraz laik olun, seküler olun...

Sevgiler. Tık.