T.C Anayasasının İlk Dört Maddesinin Türkiye'nin Bütün Alanlarında Uygulatılması Zorunluluğu

T.C Anayasasının İlk Dört Maddesinin Türkiye'nin Bütün Alanlarında Uygulatılması Zorunluluğu
Ne Dinci Nede Bölücü Siyaset İstemiyoruz...
Ne anayasamızın 2. maddesindeki değiştirilemez özellikleri ile yapılanmış olan laiklik ilkesine ters olacak şekilde dinci siyaseti, nede anayasamızın 3. maddesindeki değiştirilemez özellikleri ile yapılanmış olan Türk devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütündür maddesine ters olacak şekilde bölücü siyaseti istemiyoruz. İkiside Türkiye Cumhuriyetinin değiştirilemezlikle ve teklif edilemezlikle ilgili olarak yapılanmış olan anayasanın ilk dört maddesine aykırı olan çalışmalardır, yapılanmalardır, oluşumlardır.

Bu başlık açıklamasından sonra...
Millet ittifakının yerel yönetimlerle ve barolarla ilgili olan anayasa değişikliği maddelerini incelemekle ilgili olarak yazıya başlamak istiyorum...
Konu ile ilgili bu zamanlarda bir çok içerik ve açıklama ile karşı karşıya kalınca, onların hazırladıkları bu maddelerinin aslında ne olduğunu ve bahsedilen ilgili yerel yönetimlere özerkliklerle ilgili olmadığını açıklamak istiyorum, yani ben öyle düşünüyorum...
Özerklik nedir dediğimizde?
- Bir topluluğun, bir kuruluşun kendi kendini, oluşturduğu yasalara göre, özgürce yönetme hakkı ve durumu.
- Bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması.
....tanımları çıkıyor ve bu tanımlarla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi anayasa değişikliği, yerel yönetimlere özerklik verilmesi şeklindeki tanımdan tamamen ayrıdır diyebiliriz.
Diğer maddelerinde belirttikleri gibi bu maddelerde de özerklik olarak özellikle belirtirlerdi diyebilirim, ancak özerklik kesinlikle anılmadan ve bahsedilmeden, ilgili maddenin ilgili alanlara dair daha iyi sonuçların alınmasını hedefleyen güçlendirme politikası olduğunu düşünüyorum...
- Türkiye Barolar Birliği’ne özerk bir statü sağlanacak; bu yenilikle avukatlık mesleğine sahip olması gereken itibar kazandırılacak. maddesi var birde...
Mesela barolara özerklikten bahsetmişler ve daha iyi çalışmalarına imkan sağlama politikası şeklinde tanımlamışlar, bunu anlayabiliyorum, mevcut iktidarın barolara ve benzer kamu kuruluşlarına sansür uygulamalarının bir çözümü olarak ortaya çıkarılmış bir çözüm şeklinde ancak barolarında kendi yapılanmaları içerisinde Türkiye Cumhuriyeti anayasasının ilk 4 maddesinin değiştirilemezlik ve teklif edilemezlik kurallarına sadakatli şekilde çalışabilmesi söz konusu olacak şekilde bu özerkliği onaylayabilir, çoklu barolar şeklindede yapılanmaları tanıyabilirsiniz, ancak ilk dört maddeye bütün baroların ve içeriğindeki bütün avukatların uyması ve buna sadık şekilde bütün çalışmalarını yapabilmesi ön koşulu şeklinde, anayasanın bu ilk dört maddesi, Türk milletinin ve devletinin bütün yapılanmaları ve oluşumlarında kendisini yaşatacak şekilde bir duruma getirilmelidir, barolardan örnekle ve üniversiteler içinde geçerli olacak şekilde, diğer özerk yapılanmasını düşündüğünüz alanlar içinde...
Sen Türkiye'nin içerisinde belirli alana özerklik verip, bu alanın bu ilk dört maddeyi yok sayacak şekilde çalışmalarına da izin verirsen, işte o zaman sorun çıkacaktır, hdp ve pkk sorunu işte böyle bir sorundur, sorunları anayasanın ilk dört maddesi ile ilgilidir ve çözümleri özerklikler sağlayarak oluşturmakla ilgilidir.
İşte örneklerindeki gibi, karşımızda kendisine verilen özerlik imkanı ile ilk dört maddesini yıkmaya çalışan çalışmalarını görmemiz söz konusu belki de olabilecektir...

Aslında bütün özerklikler konusu anayasanın 3. maddesine terstir, ancak devlet düzeni öyle bir duruma getirilmiştir ki, bürokrasi sorunlu bir şekilde çalışmakta, anayasa maddelerinin arkasındaki felsefi anlamlar tam olarak anlaşılamamaktadır, anlaşılsa bile tam olarak uygulamaya geçirilememiştir ve bu sorunlardan özerkliklerle çıkılacağı anlayışı hakim olmaya başlamıştır.
İşte bu özerklikler konusuda ancak bu yöntemle kendisini ülke içinde en iyi şekilde yaşatabilme imkanını sağlar.
Türkiye Cumhuriyetinin içeriğindeki bütün alanlarda ve yapılanmalarda ve nasıl çalışmalar söz konusu olursa olsun ilk 4 dört maddesine sadık kalacak şekilde bir uygulama hali içerisinde bulunulması söz konusu edilerek.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana ülkenin birliğini ve bütünlüğünü sağlamış olan bu maddeleri, kimi alanlara özerklikler vererek yok edici çalışmalarına izin vermemelisiniz. Eğer barolara özerklik verilecek ise, hepsi kendi yapılanması içerisinde bu ilk dört maddenin değiştirilemezliği ile ilgili olarak bir sadakatlik anlaşması ve çalışması içerisinde olmalılar.
Yoksa ülkeyi bölmeye çalışan, laikliğe ters açıklamalar yapan baroların ortaya çıkmasını nasıl engelleyeceksiniz?
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün özel veya diğer bütün kurumlarında ve yapılanmalarında ve alanlarında anayasanın ilk 4 maddesine uygun olacak şekilde yapılanma ve çalışmaları kesinlikle ve kesinlikle zorunlu hale getirmelisiniz.
Mesela Türkiye'nin içerisinde diyelim ki, Mc Donalts çalışıyor ise, oldukça özel bir alan, oda bu maddelere ters bir uygulama ve çalışma içerisinde kesinlikle bulunamaz. Bununla ilgili kendi yapısında hiç bir şekilde oluşumlar sağlayamaz, yada başka biri, bütün kurumlar ve alanlar bu maddelerin yaşatılması ile ilgili yapılandırılmalıdır, zorunlu kılınmalıdır.
O zaman barolar gibi özerklik durumlarında bir sorun ortaya çıkmayacaktır.
Değil mi?
Laiklik karşıtı, bölücü barolar ve avukatlar ortaya çıkarsa o zaman ne yapacaksınız? Bir yandan toplayalım derken öbür taraftan dağıtmamalısınız...
Peki baroların bu özerklikle Pkk'lı olmasının önüne nasıl geçeceksiniz?
İşte ilk dört maddeye sadakatlik anlaşması yaparak...

Eğer bir kuruluş olacak ise Türkiye'de, bu devlet yapılanması da olabilir özel bir kuruluşta olabilir, hiç fark etmez, bir firma ve mesela şirket olsa bile, işte kesinlikle anayasanın ilk dört maddesine sadıklık anlaşması şeklinde ilgili bütün kurumlar yapılandırılmalıdır. Yoksa kurum, şirket, firma açamamalıdır, eğer aksi şekilde sadıklık anlaşmasına ters bir oluşum içinde oluyorsa kapatılmalıdır.
T.C. nin değiştirilemez şeklinde bu kadar önemli olarak ortaya çıkarılmış anayasası ile ilgili çok az çalışmalar ve yapılanmalar söz konusudur. Durumun ciddiyetini anayasa, değiştirilemezliği ile ilgili olarak açıklamıştır ancak gel görki, şu zamana kadar Türkiye üzerinde oynanan bütün oyunlar, hep bu yasaları değiştirmeye çalışan alanlar ve onların uygulamaları şeklinde meydana gelmiştir.
İşte bunların artık bütün Türkiye'de hakkıyla yaşatılması gerekmektedir.
Yerel yönetimler konusuna dönecek olursak:
Millet ittifakının bu konudaki anayasal düzenleme maddesi '' Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılması, yerel yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hâkim kılınması, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarının açıkça belirlenerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilmesini temin etmek için Anayasa'nın 127. maddesinde değişiklik yapılacak. Değişiklikle, görevi ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma mahalli idare organlarını veya bu organın üyelerinin İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırma uygulamasına verilecek. Bu durumdaki geçici olarak görevden uzaklaştırmaya ilişkin tedbir kararlarının kamu yararı bulunması şartıyla İçişleri Bakanının talebi üzerine Danıştay tarafından bir ay süre ile verilebileceği, bu kararın ayda bir Danıştay tarafından gözden geçirilmesi ve nihai olarak bu kararın 6 ayı geçmemesi düzenlenecek.'' dir.
Bu maddeyi incelediğimde '' Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılması, yerel yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hâkim kılınması, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarının açıkça belirlenerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilmesini temin etmek'' cümlesi bu konuda bizim daha çok incelememiz gereken alanlar olarak görünmektedir diyebiliriz...
İşte bu başlığın sizlerin bahsettiği ve Avrupa Birliğinin dayatması olan özerklik konusu ile hiç alakası olmadığını düşünüyorum. Yani ben yanılıyorsam eğer bunu bildirin ancak özerklik konusu tamamen ve bir çok özelliği ile yerel yönetimlerin Türk devletinin yapısından ve merkezi idaresinden ayrılması anlamına gelen bir çalışma şeklini tanımlamaktadır.
Bu maddeyi yerel yönetimlerin güçlendirilmesi şeklinde ele alınarak, yerel yönetimlerin bütün çalışmalarındaki şeffaflık, hesap verilebilirlik ilkelerinin uygulanması, demokratik katılım özelliklerinin sağlanması, onlara özerklik verilmesi tanımlamasını tamamen engelleyen anlamdadırlar diyebiliriz.
Özerklikler, bütün özellikleri ile kendi kendine bir yönetimi söz konusu eden, kaynaklarını ve imkanlarınıda nasıl kullanacağına kendisinin karar vermesini amaçlayan, belirli ve yüzeysel şekilde maddelerle devlete bağlı olma durumunu simgeleyen yapılanmalardır.
İşte Millet ittifakının bu maddesinde ben yerel yönetimlere özerkliklerin verilmesini göremiyorum. Hepsi bütün uygulamaları ve çalışmalarında şeffaf ve hesap verebilme özelliklerinde olacaklardır. Yerindelik denetimide, yerel yönetimlerin her hangi bir çalışma ve uygulamasında kendisinden üst olarak tanımlanan devlet yapılanmasından onay almak zorunluluğunu kaldırılması şeklinde bir tanımdır, yada bu durumu daha kolay hale getirmekle ilgili olan bir tanımdır ancak hesap vermesi ve neleri neden yaptığının şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılarak bunların incelenmesi ve gerekirse, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasalarına uygun olmayan çalışmalar söz konusu olduğunda onlara dair işlemler yapılmayacağı anlamına gelmiyor.
Hepsi hesap vermek, şeffaf olmak ve bütün çalışmaları ve uygulamalarında anayasanın maddelerine uygun şekilde davranmak durumunda olacaklardır.
Özerklik durumu başka bir şekle sokmakla ilgilidir. Bu ise bir güçlendirme politikasıdır. Baroların ve ilgili alanların özerkliğide ancak anayasanın ilk dört maddesine sadakatlik anlaşması gibi yapılanmalarla söz konusu olabilmelidir. Özerklik, Türkiye Cumhuriyetini bölmek gibi bir amacı bulunan Dünya yaşam alanı sisteminde üzerinde çok dikkatlice düşünülmesi gereken bir konudur ve özerklikler eğer sağlam bir şekilde bölünmeyi önleyen yapılanmalarla meydana getirilmez iseler, bölünmelerin başlangıç uygulamalarıdır diyebiliriz.

İlgili siyasilerin ve alanların bu yerel yönetimler ve diğer özerklikler konusuna oldukça özen göstermesini ve dikkat etmesini tavsiye ediyorum.
Mesela örnekle siz yerel yönetimlere özerklikler verirseniz, o zaman Hdp'nin oy çokluğu olan ve belediyesi olan illerimizin belediye binaları ve alanları Pkk depoları haline gelir, onlarla ilgili çalışmalar yapan kamu kurumları haline gelir, onlara para ve imkan sağlayan kamu kurumları haline gelirler, bunu göremiyor musunuz?
İşte bu gibi tehlike ve sorunların söz konusu olduğu doğu ve göney doğu anadolu bölgelerimiz varken yerel yönetimler ve özerklikler konusu üzerinde nasıl politikalar uygulanacağına oldukça dikkat etmelisiniz.
Yerel yönetimleri güçlendirmenizi anlayabilirim ancak onları merkezden çok bağımsız olacak şekilde kendi hallerine bırakarak ve Türk anayasalarını hiçe sayan uygulama imkanlarını onlara verecek şekilde ne anayasa düzenlemelerini nede çalışmalarını kesinlikle anlayamam.
Aynı şey işte barolar içinde geçerli...
Ben yerel yönetimlerin güçlendirilmesi politikasının, yerel yönetimlere özerklikler verilmesi ile çok çok ayrı şeyler olduğunu düşünerek, gerek meydanlarda gerek ilgili alanlarda yerel yönetimlere özerklikler verilecektir söylemlerininde tanılamada bir hata ve yanlışlık olduğunu söyleyerek, bu konuda Türk milletinin ve ilgili siyasi yapılanmaların oldukça dikkatli olmasını tavsiye ediyorum.
Yerel yönetimleri güçlendirme çalışmaları değil ancak yerel yönetimlere özerklik verilmesi yapılanması anayasanın 3. maddesine terstir.
Dolayısı ile imkansızdır.
Aslında bütün özerklikler terstir ancak ilk dört maddeye sadakatlik şeklinde yapılan anlaşma ve uygulamalar, bu tersliği yok edecek şekilde bir duruma sokabilir ilgili alanları... Bu maddelere sadakatle bağlı olarak çalışan ve yapılandırılan bütün özerklikler, anayasanın 3. maddesindeki devletin de bölünmez bütünlüğü ilkesine uyumlu hale gelirler.
Masum bir amaçla özerklik istenilen alanlar bu uygulamayı büyük bir istekle kabul edecekken ve onaylayacakken, arkasında Türk Milletini ve Devletini bölmek gibi bir amacı olan kötü niyetli alanlar ise bu uygulamaya karşı geleceklerdir.
Ve şu zamana kadar verilmiş bütün özerkliklere de bu uygulamayı yapmalısınız.

Sonra hdp'nin bütün belediyelerinin pkk alanları ve yapılanması olmasının önüne geçemezsiniz ve bu konudaki sorumlular olarak pkk, hdp ve sonrasında sizler gündeme gelirsiniz...
Yoksa aşırı dinciliği ve laikliğe ters olan uygulamaları ve yapılanmaları söz konusu iken ve bunları bile bile birde onlarla ilgili olmam, işte bu gibi yanlışlıkların ülkemizdeki diğer siyaset alanlarının içerisinde yaşatılmasından kaynaklanmıştır.
Ne dinci nede bölücü siyaset istemiyoruz.
Bu ülkenin siyasilerini bu iki büyük problemden kurtarmalıyız.
İkiside anayasanın değiştirilemez olan maddelerine ters durumlardır ve yapılanmalar ve çalışmalardır.
Ve kesinlikle ve kesinlikle Türkiye'nin içeriğindeki bütün alanlarda ve kurumlarda ve yapılanmalarında, kendileri ile ve çalışmaları ile ilgili olan bütün durumları ve imkan ve olanakları da içerisine alacak şekilde hepsinin T.C. Anayasasının ilk dört maddesine sadakatlik yapılanmasının sağlanmasını çok gerekli buluyorum. Özerklikler bu maddelerin uygulamalarından kesinlikle ayrı olmamalıdırlar, olamazlar...
O zaman barolar ve benzer özerkliklerde hiç bir sorun meydana gelmez ve gelemez...
Bilginize.
Sevgiler. Tık.







|
|
|