Tatlım Ne Avrupa Birliği?

Tatlım Ne Avrupa Birliği?
Türkiye'nin avrupa birliğine ihtiyacının olmadığını belirterek bu yazıya başlamak istiyorum.
Bu saatten ve zamandan sonra hiç bir şekilde Avrupa Birliğine girilmesine gerek yoktur. Zaten bu konudaki açıklamalarınızı da incelediğimde, çok yıllar öncesinden yapılmış açıklamalarla karşılaşıyorum, sizinde bu konuda benimle artık aynı fikirde olduğunuzu düşünüyorum.
Türkiye'de hakikatin ortaya çıkmasından önceki Avrupa Birliğine girme çalışmalarını anlayışla karşılıyorum ancak bu zamanda sonra kesinlikle gerek olmadığını bilmenizi istiyorum.

Mesela, bu sitede ve bu çalışmalarla ortaya çıkan bilgiler ve yapılanmalar Avrupa Birliğinde yok ki.. Onlarda bizden öğrendiler ve bizim elimizde varoluşsal hakikatin kendisini yaşatan bilgisel bütün imkanlar varken Avrupa Birliğine girmeye kesinlikle gerek yoktur.
Mesela örnek vereyim, Avrupa Birliği güzeldir, hoştur, bir çok medeniyetsel imkanlar orada layıkiyle yaşatılmaktadır ancak gel görki çok anlamsız ve gereksiz ve olumsuz olan sadizm üzerine barları ve kulüpleri vardır, sadizmi yaşatan ve sevgiye tamamen ters olan bir uygulamanın farkında olmayarak bunu özgürlükle bağdaştırıp yasallaştırmışlardır yada onay verilerek yaşatmaya başlamışlardır. Bu gibi eksikleri vardır Avrupa Birliğininde ve Türkiye'nin kesinlikle Avrupa Birliğine girmesine gerek yoktur.
Gelecek Türkiye'nin tek başına medeniyetin en iyi imkanlarını ve olanaklarını kendisinde yaşattığı şekilde meydana gelecektir.

Bizler bir kere kendi kendimize haliyle yetebilen bir ülkeyiz, her açıdan. Mesela Japonya ve benzer bir çok gelişmiş ülke bunu başarmış bir ülkedir, şeklinde örnekle Avrupa Birliğine girmek için yapılanmalar ve oluşumlardan vazgeçmenizi tavsiye ediyorum.
Bu amaçla incelediğimde bu yerel yönetimlerin özerklik tartışması bir Avrupa Birliği dayatması şeklinde ortaya çıkmıştır. Onların ülkelerinde bu uygulamanın yaşatılması son derece normal olabilir ancak bizim ülkemizde ve özellikle doğu ve güney doğu anadolu bölgemizde bir terör sorunu vardır ve bu sorun içeriğine kürtleri almıştır ve yerel yönetimlere özerklikle başlayan bu uygulamaların sonrasında ileride bölgesel özerklik sorununu ortaya çıkabilir ve bu durumda anayasamızın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi ile ancak mümkün olabilir...
Buda imkansızdır...
Ve daha açıklayıcı olması söz konusu edilecek şekilde de anayasanın değiştirilemez maddelerinden örnekte vererek belirtirsek..
Yerel yönetimlere özerklik vermek devleti bölmektir, bölgesel özerkliklerde milleti, ülkeyi bölmektir diyebiliriz ve buna görede anayasanın 3. maddesi olan '' Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. '' şeklindeki değiştirilemez olan maddesine bu iki özerklik uygulamasıda terstir.
Türkiye devletide ülkesi ve milleti ile birlikte bu bölünmez bütünlük kavramının içerisine girmektedir. Türkiye Devletini bölmek, Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün olması durumuna karşı bir engel ve sorun teşkil etmiş olur, dolayısı ile ülkesi ve milleti ile bütün olan Türkiye devletininde kendi yapısında bu bütünlüğün aynı şekilde sağlanması gerekmektedir.
Türkiye Devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütün olması anlamı bu açıklama ile devletininde bölünmez bütün olması anlamını ortaya çıkarmaktadır. Devleti milletten ayırmayan şekilde yapılan bütün açıklamalar işte bu madde de gereken şekilde kendisini açıkladığım üzere yaşatır. Devlet millet ise, devleti bölmek milletide bölmek anlamına geleceğinden yerel yönetimlere özerklikler verilmesi milletide bölme anlamına gelen bir oluşum olarak sayılabilir...
Yani ne devleti bölebilirsiniz, ki yerel yönetime özerklikler bu anlama gelmektedir nede bölgesel özerklikler vermek şeklinde ülkeyi bölme girişimlerinde bulunabilirsiniz...
Anayasanın 3. maddesi yerel ve bölgesel olan özerklikleri tamamen engellemekte ve yasaklamaktadır.
Bu sebeple yerel yönetimlerin özerklik konusu hem Avrupa birliğinin Türkiye'nin sorunlarını bilmeden istedikleri anlamsız dayatması, yada bilerek bilemiyorum, hemde bölgedeki Hdp ve benzer terör yapılanmalarının bundan kendilerine faydalar çıkarmayı düşündükleri bir yapılanma ve oluşum olması şeklinde istekleri olarak düşünüyorum.
Yerel yönetimlerin özerkliği ile başlayan bu durum sonrasında bölgesel özerklik dayatması ile devam edebilir ve bu çok mümkündür ve bu sebeple yerel yönetimlerde özerklik bu açıklamalar ile gereksiz ve anlamsız ve anayasanın değiştirilemez maddelerince uygulanması kesinlikle yasaklanmış bir durum olarak bilinmelidir.
Avrupa Birliğine girmek için çalışmalar içerisinde olmak amacından ve sevdasından çıkmalısınız.

Hiç bir şekilde Avrupa Birliğinden bu konuda gelen dayatma ve istekleri ciddiye almadan sadece kendi milletimizin ve ülkemizin, birliği ve bütünlüğü adına en iyi şekilde çözümleri ortaya çıkarabilecek çalışmalar içerisinde olmalısınız.
Atatürk'çülükten hiç bir şekilde vazgeçmeden ve demokrasiyi, laikliği, sosyal ve hukuk devleti yapılanmasını en iyi şekilde yaşatarak Türkiye'yi en medeni toplum ve ülke haline zaten getirebilirsiniz, sorunumuz şu zamana kadar bu bilgilerin tam anlamı ile gereken şekilde uygulanamaması ile ilgili olmuştur...
Bütün dünyanın haberinin bile olmadığı sevginin hakikati Türkiye'den ortaya çıkmıştır ve sizlerin böyle imkanları varken diğer ülkelere ve birliklere ve devletlere bel bağlamanız, onlarla birlik olmanız oldukça anlamsızdır.
Onlara yardımcı olmak anlamında değil, her zaman, her koşul ve imkanda yardımcı olmalıyız, bu anlamda zaten bir bütünüz, aksini kesinlikle kast etmiyorum ancak bizim kural ve yasa ve uygulamalarımızla ilgili sadece bizlerin, yani Türk Milletinin karar vereceği şekilde kendinizi yapılandırmalısınız ve sadece kendimizi kendimizin yönetebileceği söz konusu olarak bütün imkanları ve olanakları bu bakış açısı ile ortaya çıkarmalısınız...

Bu yazı ile Avrupa Birliği'ni bir dost şeklinde görerek ve hepsine sonsuz sevgilerimizi bildirerek, Avrupa Birliğine girmek ve girilmesi için yapılanmalar ve oluşumlar içerisinde bulunulmasını doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum.
Bununla ilgili bütün çalışmalar Türkiye'de hakikatin ortaya çıkmasından önceydi diyerek ve artık bundan sonrasına bakarak Türkiye'nin dünya kamuoyunda tek başına, hür ve özgür olarak kendisine yetebilen bir ülke olmasını örnekleri ile meydana getirmeliyiz.
Bütün yasal düzenlemelerinizi ve oluşumlarınızı buna göre ayarlamalısınız, ki zaman, işte o zaman geldiğinde zaten bütün dünya bir olarak bir yaşam ve durum içerisine girecektir, ancak o zamana kadar Türkiye her zaman kendi başına yetebilmeyi, bütün sorunlarını kendi çözebilecek şekilde davranabilmeyi bilmelidir, öğrenmelidir.

O zamanın uygulamaları ve bilgileri zaten çok başka olacaktır ve onlarda zamanı gelince uygulamaya alınması adına ortaya çıkacaktır.
Şu zamanda bizler birbirimize yeterde artarız, Avrupa Birliğinin eksik ve kusurlu olabilen medeniyetleşme çalışmalarına gerek yoktur. Dünya'nın en ileri seviyede ve sevgi ve daha da üstünü ifade eden bilgileri Türkiye'dedir. İşte bu imkanlar haliyle en iyi şekilde kullanılmalıdır.
Şu kısa sürede bile Türk toplummunun ne kadar değiştiğinin ve sevgiye uygun hale geldiğinin farkında değil misiniz?
O zaman tatlım ne Avrupa Birliği?
Sevgiler. Tık







|
|
|