Laiklik Nedir ve Nasıl Yaşatılır ?

Laiklik Nedir ve Nasıl Yaşatılır ?
Laiklik kısaca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması anlamına gelen, ülkelerin yönetilmesi ile ilgili bütün alanlarda kararlar verilirken, yöntemler uygulanırken din esaslı ve din kaynaklı kararlar alınmamasını ve söylemlerde bulunulmamasını sağlayan bir cumhuriyet yapılanması olarak tanımlanabilir.
Buna göre devletin ve devleti yönetmekle ilgili olan bütün alanların tamamen dinden kendisini işleri ve çalışmaları bakımından soyutlaması gerekmektedir. Yani bir konuda kararlar verirken dini ve dini doğmaları yada kutsal sanılan kitapları baz alarak kararlar vermemesi gerekmektedir.
Nitekim içeriğinde birbirinden çok farklı inançların ve yaşam tarzları ve şekillerinin olduğu bir toplum düzeninde laiklik en iyi şekilde birlik ve beraberliği sağlayabilmesi için meydana getirilmiştir. Yoksa o toplumun içerisinde A dininden, B dininden, C dininden olan başka kesimler varken, kimi yönetim alanlarının A dininden uygulamalar içinde olması, işte diğer dinler ve inançları ve onları yaşayanları yok sayan özelliklerde çalışmalar içerisinde bulunmasına neden olarak tamamen yanlış bir uygulamayı meydana getirmektedir.

Mesela bu ülkede laiklik yaşatılamadığı için bu gibi defileler verilemiyor
Bu sebeple, bütün bu sorunlardan tamamen kurtulunması üzere ortaya Laiklik gibi çok güzel bir erdemsel özellik çıkmıştır ve hiç bir şekilde, hiç bir dinin ve inancın devlet yönetimine karıştırılmaması sağlanmıştır. Yoksa bir çok düzensizlikler ve olumsuzluklar laikliğe ters olan bu yanlış yönetim şekli kaynaklı olarak meydana gelmektedir.
Buna göre siyasilerin hepsinin meydanlarda, mecliste ve ilgili oldukları alanlarda tanrıdan ( tanrıda bir inanç meselesidir ) bahsetmeleri, dinden bahsederek kararlar vermeleri, dinsel özel gecelere dair söylemlerde bulunmaları ve bunların yaşatılması şeklinde devlet yönetiminde uygulamalar yapması laikliğe ters bir durumdur.
Örnekle A partisi olsun ve o A partisine ateist bir birey oy vermek durumunda kalsın, ancak o A partisi sürekli olarak tanrıdan bahsedip onu yücelttiği zaman nasıl kendisine oy verecek olan ateiste karşı saygılı olabilir ki, işte bunun çözümü tanrıdan bahsetmeden, kendi içinde, kendi evinde, kendisine özel şekilde, O siyasi, istediği gibi inancını yaşatmalı ancak çalışmalarına kesinlikle bunu yansıtmamalıdır ve işte bu şekilde laikliği yaşatmalıdır. Buna benzer bir çok sorun yoksa ortaya çıkmaktadır.
Hem kararları ve çözümleri herkese göre olmamakta, hemde kendisi ile ilgili olan diğer dinden ve inançtan olan insanlara son derece büyük saygısızlıklar ve haksızlıklar yapılmaktadır, demokratik anlayışıda yok edici durumlardır laikliğe ters olan davranışlar...

Örnekle Türkiye'nin içinde bir çok inanç ve yaşam tarzı söz konusu iken, bir safsata şeklinde Türkiye'nin yüzde 90'ı müslümandır ( yok böyle bir durum, ülkenin yüzde 90'ı gibi açıklamalar oldukça yanlıştır )şeklindeki açıklamalara kanarak sürekli islam ve tanrı inancından dem vurarak açıklamalar yapan siyasilerin bu tutumları tamamen laikliğe aykırıdır.
Hiç bir siyasi alan, hiç bir konuşmasında ve açıklamasında ve uygulamalarında kesinlikle din ile ilgili, tanrı ile ilgili olmamalıdır.
Kendi inancını kendisi yaşamalıdır, bu sadece kendisini ilgilendiren bir durum olarak yaşatılmalıdır...
Dinsel misyonerlik gibi dinsel içerikler ve açıklamarda bulunup ve hemde bunun aleni bir şekilde oy alma derdi gibi görünmesinin önünde durarak, laikliğe ters davranışlar ve açıklamalar içerisinde bulunmaktan kaçınmalıdır.
Yaşanmış bir örnekle daha iyi açıklamak gerekirse kısa bir geçmişte laikliğe ters olacak şekilde açık ve seçik olarak yaşanmış bir tecrübeden bahsedebilirim.
Ve Erdoğan bir açıklamasında, '' Bizim kitabımızda Lgbt yoktur, onlar sapkındır '' şeklinde akıl almaz bir söylemde bulunmuştur.
Tamamen ayrıştırıcı ve diğerlerini lgbt bireylerine düşman edici bu açıklaması, içeriğinde bizim kitabımızdan kast edilen şeyin Kuranı Kerim olmasından dolayı ve Kuranı Kerimin içeriği ile devleti yönetme hatasını yaşatması nedeni ile tamamen laikliğe aykırı olacak şekilde bir açıklama olarak tanımlanabilir.
Birde Atatürk'ün bununla ilgili olarak özellikle '' Gökten İndiği Sanılan Kitaplarla Devlet Yönetilmez '' şeklinde görsel medya yoluyla ilettiği laikliği tamamen yaşatan bir açıklaması olduğu halde...
İşte Erdoğan örneğinden laikliğin nasıl yaşatılmadığını, Atatürk'çüyüz diyerek nasıl olunmadığını görebilirsiniz... Ve bu sebeple gökten indiği sanılan kitapların doğmaları ile verilen kararlar nedeniyle işte Lbgt'lilerin hakları yıllardır yenilmektedir. Bu ve benzer sorunlarımızın sebebi Türkiye Cumhuriyetinin hiç bir zaman laikliği tam olarak yaşatamamasından ileri gelmektedir.

Siyasi alanlarda dini sürekli gündem yapan açıklamalar, bir çok tanrıya inanmayan, deist, müslüman olmayan bireyler ve insanlar varken dini kutlamaları yapan siyasi bütün alanlar tamamen laiklik ilkesine ters bir şekilde davranma durumu ve hatası içerisindedirler.
Bu sebeple laiklik tam anlamı ile anlaşılır şekilde yaşatılmamıştır.
Kimilerinin bu konudaki büyük bir derdi oy kaygısıdır.
Yoksa onlar, çoğunluğun ateist yada başka bir inançla ilgili olduğunu anladıklarında, bu sefer onlara hitaben açıklamalar içerisinde bulunacaklardır, işte bu durumda laikliğe terstir. Ne inancı nede her hangi bir şekilde inanmaktan kaynaklanan durumları devlet yönetiminde, siyasi alanlarda yaşatmamak, söylemlerde bulunmamak laikliği yaşatmak anlamına gelir, ki laiklik yaşatılmadan bir çok sorun çözümsüz bir şekilde sürekli sorun olarak kalacaktır. Böyle bir zamanda ve durumda...

Eğer gökten indiği sanılan kitapların doğmaları ile senelerdir yönetilmeseydi bu ülke, yani laiklik tam anlamı ile uygulanabilseydi yönetimsel alanlarımızda, lgbt sorunu çok önceden çözüme ulaşırdı ve lgbt bireyler ve toplum gökten indiği sanılan kitapların yanlış doğmaları içerisinde sorunlarla baş edemez halde olmazdı...
Lgbt bu konudaki zihinsel ve davranışsal ve anlayışsal ve laikliği tam olarak yaşatmakla ilgili olan bir baraj konusu, çizgisi olduğu için bu konudan bahsediyorum, yoksa lgbt olmamla alakası yok...

Geçen bir zaman içinde Farah Z.A'nın '' devlet ile allah kelimelerini yana yana görmek istemiyorum artık yeter '', şeklinde bir açıklaması olmuştu, kesinlikle kendisine katılmakla birlikte, işte Farah'ın söylediği laikliğin yaşatılması feryadıdır diyebiliriz.
Senelerdir Türkiye'de islamı, devlet yönetiminde o kadar iç içe sokmuşlardır ki, artık yeter diyebilmemiz çok doğrudur, yerinde bir tepkidir.
Sizin bu yaptığınız, yani laikliğe ters olacak şekilde islam yanlısı olarak söylemlerde ve açıklamalarda bulunup, kararlar alıp devleti yönetme haliniz, hdp'nin pkk'yı destekleyici açıklamalar yapması ile aynıdır. Sizde anayasanın laiklik ilkesine ters açıklamalar yapıyor ve onu çiğniyor ve suç işliyorsunuz, onlarda anasayanın ülkenin bölünmez bütünlüğüne dair olan maddelerine ters açıklamalar yapıyor, söylemlerde bulunuyor ve suç işliyor...
Hiç bir fark yok...
İkiside toplumu, milleti böler...

Türk siyasetini uzun bir süredir incelemekle ilgili olarak böyle bir sorunla hep karşı karşıya kaldım, neyi destekleyeceğimi zaman zaman şaşırdım, çünkü sağımı döndüm dinciler ve kimileri aşırı dinciler, solumu döndüm bölücüler ve kimileri aşırı bölücülerdi, bunun bir ortasını bulmak, hem dinci olmayan hemde bölücü olmayan bulmak ne kadar zordu... Yanlış kararlar vermemden bahseden olursa, işte ben aslında hep bunun zorluğunu yaşadım... Kendi doğrularımdan asla vazgeçmeden, ki onlar hakikat çünkü, alanlar arasında bu ayrımda nasıl seçimler yapmam gerektiği konusunda kararsız kaldım...
Umuyorum Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğinde ne dinci siyasete, ki bunun birde adı çıkmış siyasal islam diye, nede bölücü siyasete kesinlikle izin verilmeyecektir.
Laiklik, gökten indiği sanılan kitapların doğmaları ile bir ülkenin ve devletinin yönetimine engel olunması için ortaya çıkarılmış ve toplumları birlik ve beraberlik içerisinde, hepsinin inancına saygı duyulmasını sağlayacak şekilde yaşamalarını amaçlayan harika bir erdemsel özelliktir.

Bu durum, laiklik karşıtlığı olan ve laikliği dinciliğe uyarmalaya çalışan yapılanmalar tarafından, birde Atatürk'ü dinci, islamcı yapacak kadar ileri gitmiştir simülasyon yaşamında, Atatürk'ün diyaneti oluşturmasının nedeni tamamen yozlaşmış bir dini daha modern hale getirmekken, Atatürk'ün diyaneti oluşturmasını O'nun dine olan sempatisi şeklinde yorumlamaya başlamışlardır.
Öyle bir şey yok, Atatürk merkez iradenin direk kendisinin bilgisidir.
Merkez irade olarak dünya yanılgısı oluşmadan önce Atatürk gibi bir bilginin ortaya çıkması özellikle sağlanmıştır ve hakikate uygun olmayan din yapılanmalarının Atatürk ile ilişkilendirilmesi son derece yanlıştır.
Yerinde olmayabilir ama bir soruda sormak istedim, neden yerinde değil çünkü simülasyon yaşamı bunu ortaya da çıkarabilir, çok doğru bir soru olmayabilir ama sormak içimden geliyor, yüzerken, yemek yerken, spor yaparken, gezerken, çocukları severken, her şekilde resimleri ve görüntüleri varken neden namaz kılarken yok, neden islamcı olabilmesi ile ilgili görüntüleri ve açık seçik bir şekilde bilgisel yapılanmaları yok Atatürk'ün, işte varlıksal alan elinden geldiğince Atatürk'ü dincilikten korumaya çalışmıştır...
Şimdi bende tamamen temizliyorum bütün sahtelikleri...

Bir kere akıl ve mantık var, islam doğru olsa, her hangi bir din doğru olsa, neden bunu devlet yönetimine eklemekle ilgili olmasında, laikliğin yaşatılmasını sağlasın... Bir düşünün, dinler doğru olsa ve kalkınma ve güzellik ve barış ve mutluluk sağlasa neden devletin yönetimini dinlerle sağlamak içinde olunmasın ki..
Eğer doğru olsaydı o dinler, onlarla devlet yönetilsin denilirdi ve laiklik hiç olmazdı, neden Atatürk laikliği uygulamaya aldı ve yaşattı. İşte düşünmeniz gereken asıl konulardan biride budur...
Dinler ve içerikleri doğru şeyler değillerdir.
Eğer diyaneti oluşturmasaydı Atatürk ve laiklik olmasaydı, şu an o tarikatlar var hani, çocuklarla evleniyorlar, işte islam dininde herkes bu gibi uygulamalarını yaşatırdı evinde, barkında, özel alanlarında... Tık
Bu durumu birde şu şekilde en iyi örneklendirebilirim, bir uyuşturucu düşünün eroin, işte islam dini o zaman eroindi diyelim, şimdi başka bir keyif verici düşünün alkol, işte Atatürk o eroini alkole dönüştürebilmek için diyaneti ve benzer dinsel uygulamaları meydana getirdi diyebiliriz... Yoksa ne eroine olan sempatisiydi nede alkole olan ilgisi...
Elmalılara çevirilerini yaptırması da bu sebepledir, yoksa kuran çok daha allak ve bullak bir içerikle toplumlara verilmişti... yoksa Atatürk'ün dinlere sempatisi olması, dinleri ve kutsal kitapları kabul etmesi gibi bir durum söz konusu değil...
.jpg)
Tekrar tekrar dinleyin bu açıklamayı... Daha ne desin? Gökten indiğini sanıyorsunuz onları ey millet... Tık.
Umarız Türkiye Cumhuriyeti artık geleceğinde Laikliği bütün yönetimsel ve devletle ilgili alanlarında en iyi şekilde yaşatır.

Laikliğin ne demek olduğunu bütün siyasiler en iyi şekilde anlar ve uygumalalarını sağlar.
Ve ben bu kadar açıklamayı yaptım ama bir yanımda bu sorunların aslında neden yaşandığını bilen cevaplarımla dolu, yani bu sorunların hepsinin nedeni, varlıksal alan içindeki obsedör yapılanmalar ve onların etkileri ile yaşananlardır ve durumu bu şekilde yaşatanlara o yüzden gerçek sorunlular gözü ile bakamıyorum, onu bu şekilde etkileyen asıl alanlar ve kaynaklar gerçek şeytanlar dediğimiz obsedörlerdir, onların etkileri ile o laikliği yaşatamıyor, aski şekilde davranışlar içerisinde bulunuyor, ama yapabilecek birşey de yok, yanlışlıklar düzeltilmeli, gereken doğrular uygulamaya alınmalı, bunları anlatmak, milleti aydınlatmak ve içerisinde bulunduğunuz zem durumunda gerekenlerin oluşmasını sağlamakla ilgilide açıklamak zorundayım...
Ben hem varlıksal alan içindeki obsedör yapılanmaları yok etmekle ilgili olarak, hemde zem durumu içerisindeki yaşanan olumsuzlukları ve yanlışlıkları böyle bilgilerle düzenlemekle ilgili olarakta çalışmayı doğru buluyorum.
Yoksa zamanı gelince zaten herkes tamamen hakikate ve vissaya ve sevgiye uyumlu olacak şekilde yaşamalara başlayacak ve severek ve isteyerek kabul etmelerle ve bir çok yönetimsel ve idaresel uygulamalara da gerek olmayacak şekilde, bu çalışmaların yapılması ile karşı karşıya kalacaklardır.

Tüm bu açıklamalar ve yazılar, zem durumu içerisinde olan insanlığın bu zamanlarını daha doğru geçirebilmesi ve laiklik ve ilgili bilgiler ve yapılanmalarla ilgili hakikatleri anlayabilmesi içindir. Bilgi böyle bir zaman ve durumda konu ile ilgili gereken bütün çalışmaları yapar.
Hepinizi çok seviyorum...
Sevgiler.







|
|
|