'' Hakikat Tektir Felsefesi '' Nedir?

Hakikat tektir felsefi nedir ve nasıl kullanılır?

Selam, nasılnız...

Bu yazıda ''Hakikat tektir'' kavramının anlamından bahsetmek istiyorum, sürekli kullandığım ve tam olarak anlamayanlar için ''hakikat tektir'' ne demektir, bunu açıklamalı sanki...

Yaşamdaki hakikatler, yani bir tanımla ifade edebildiğimiz her hangi bir şeyin gerçekleştiği, yada yaşandığı, yada ilgili
konunun olup bittiği şeklindeki tanımlarla söz konusu olabilen gerçekler, tecrübeler ve anlamları, ortaya çıkarabileceğimiz şekilde
bilgisi ile tek bir anlamı olan, başka bir anlamı olamayan tanımlamalardır ve bu özellikleri ile göreceli olarak yorumlanamayan hakikatlerdir ve bu şekildeki hakikatler tektir.

Herkese göre ve herşeye göre tek bir tanımı ve anlamı vardır.

Mesela,
Sen dün nereye gittin, bilmem şu saatte? sorusunun cevabı olan hakikat tektir.

Bir cafeye gittim geldim...

İşte bu hakikat tektir.

Cafeye gittin ve geldin, hiç bir şekilde, her hangi birileri senin cafeye gitmediğini iddia edemez, çünkü gittin ve geldin, ve yaşanmış ve bitmiş bir hakikat olarak artık değiştirilmeside söz konusu olmayacak şekilde o olayın anlamıda,
tanımıda tektir.

Ve senin dün nereye gittiğinin cevabı olarak hakikat tektir. Bu cevap göreceli değildir. Tek bir cevabı vardır, ya gitmişsindir, yada gitmemişsindir, yada başka bir yere gitmişsindir.
Bu durum senin söylediğinin doğru olup olmaması, doğru bilgiyi verip vermemenle ilgili değildir. Bu şekildeki verilen ve aranılan
bilgiler tektir ve bir çok olay, gözlem,
inceleme, felsefe ile o bilginin anlamının doğru olup olmadığı bilinir ve bu açıklama, senin kesinlikle doğru söyleyeceğini varsayarak
tanımlamayı yapmaktadır, yalan söyleniyor olması başka bir durumdur. Gerçek bilgiler üzerinden konuşuyoruz.

Gerçeklik algısına göre, simülasyon içinde yer değiştirmek konusu söz konusu iken gerçekten cafeye gitti mi O, şeklindeki yorum da, bu konu ile ilgili değildir, O'na göre ve algıladığı yaşama göre gidip gitmemesi ile ilgilidir sorumuz ve bu hakikat tektir.

Ya gitti ya gitmedi.

Birey olarak O'nun cevabı ile ilgileniyoruz burada...

İşte bunun gibi sorular, olaylar, durumlar,
konular ile ilgili olan bütün hakikatler tektir.

Şunlar tek değildir.

Cafe de en güzel yemek hangisidir?

Cafeye giden herkes mutlu mu?

Şeklindeki kişilerin kendi bilgi ve tecrübelerine göre verilebilen cevaplar olarak ve bunlara göreceliler şeklinde yaptığımız tanımla, işte bu gibi hakikatler tek değildir.

Bu sorulara herkesin cevabı farklı olabilir ve hakikat tektir felsefesi bu gibi sorulara cevap vermez.

Hakikat tektir felsefesi, ilgili olunan konunun göreceli olup olmadığını inceledikten sonra o tek hakikatin ortaya çıkarılması ile ilgili
olarak gereken düşünsel ve felsefi çalışmaların yapılmasına neden olur ve varoluşun hakikati, varlığın hakikati, dünya yaşam alanı sisteminin
hakikati gibi hakikatlerin ortaya çıkarılmasında da oldukça fazla kullanılarak gereken şekilde fayda sağlar.

Çünkü bu konularla ilgili hakikatlerde tektir.

Dolayısı ile varlığımızın hakikati tektir.

Dünya'nın hakikati tektir.

Varoluşun hakikati tektir.

Varlıksal olarak sizin hakikatiniz tektir.

Dünya sana göre bir oluşum şeklinde tanımlanırken bana görede ayrı bir oluşum şeklinde tanımlanamaz, ikimizde aynı yerdeyiz ve
buranın bir hakikati vardır, yapısı ve anlamı tektir, ve bunun ne olacağı işte tek olan hakikatidir.

Ve bu tek olan hakikatler yanılgı dünyasında özellikle saklanmış, değiştirilmiş ve bilinmemesi için çalışmalar yapılmıştır. Ve bu konularda
sanki bir çok hakikat varmış gibi herkesin dünya ile ilgili fikirleri birbirinden ayrı olmak zorunda kalmıştır.

Oysaki doğru olan bilgi bu konuda bir tanedir.
Dünya hem simülasyon iken hemde koca bir gezegen olamaz. İkisinden biridir hakikat ve hakikatin tek olması bu cevabıda içine alır.


İşte bunun hangisi olduğunu bulmakta, çok düşünmek, akıl etmek, felsefe yapmak, sevgiyi tam olarak anlamak, zihinde ve varlıksal alanında cesur ve özgür olarak bir çalışma içine girmek ve benzeri gerçekleri açığa çıkarmakla ilgili çalışmalar yapmaktan geçmektedir.

Hakikat yaşanmaktadır zaten, sadece bizim bilgimizin olup olmasıdır söz konusu olan, bilsekte bilmesekte o tek olan hakikat yinede
yaşanmaya devam eder.

Tek olan hakikat değişmez ve anlamı kesinlikle değiştirilemez, sadece saklanır, gizlenir, bilinmesi engellenir, ve zamanla temas etmiş olan bir yaşanmışlığı olarak zaten o hakikat tek olma halini korur. Zamanın belirli bir noktasında o hakikatin bilgisi açığa çıkmıştır, ilgili oluşumu açıklamıştır ve bu bilgi işte, tek olan hakikati
açıklayan bilgi olarak ilgili alanlarda bulunmaktadır, ifade etmektedir.

Şimdi başka bir kaç örnek daha verelim, mesela,

Ben merkez isem bu tek hakikattir, göreceli değildir..

Bu dünya, yaşam alanı sistemi ise
denildiği gibi, bu tek hakikattir göreceli değildir...

Obsedörlerin varlığı tek hakikattir göreceli değildir...

Varlıksal alanın varlığı tek hakikattir
göreceli değildir...

Tanrının olup olmaması tek hakikattir göreceli değildir...

Ancak bu var oluş içinde neden var olduğumuz, görecelidir ve biz, kendi tanımlarımızı kendimiz oluşturmuşuzdur, bu sebeple tek hakikat değildir..,

Birbirinden ayrı dinlerin olması mesela hangisidir hakikat? Hakikatin tek olması konusuyla ilgili olarak....

Ve tanrının var olmaması konusu mesela şimdi de, ben diyorum ki hep var olan bir yaratılış vardır, öncesi sonrası yoktur, başlangıcı yoktur,
bu yüzden bir yaratım olmamıştır ve yaratıcıda yoktur, sen diyorsunki büyük patlama yada başka bir şeyle yaratıldı, tanrı yaptı, şimdi hangisi hakikat, bu hakikat tektir, ya seninki, ya benimki, yada başka bir fikri olanın ki doğrudur...


İşte hakikat tektir felsefesini burada, tek olan hakikatler söz konusu iken bu kadar ayrı gerçeklerin olmayacağı
bilgisi ile birinin doğru olacağını bilerek kullanıp, o hakikatle ilgili çok fazla tanımlamalar
varsa, bu felsefi yöntemi ve bilgiyi bilerek birinin hakikat olması gerçeğini anlayıp, gereken çalışmaları yapmalıyız.

Bu konudaki ( varoluşun hakikati ) hakikati nasıl anlayabiliriz peki..

Şöyle.. senin yaratılış ile ilgili açıklamaların, yaratılışın hep var olması kavramından basittir,
yaşamsal olarak hangisinin daha akla ve mantığa, sevgiye, felsefeye, varlığın var olmasına uygun olup olmaması ile ilgili olarak
değerlendirerek ve yüksek anlamları takip eder şekilde seçmen çok doğru bir yöntem olur, bu şekilde yorumlamalısın söylenenleri mesela...

Hep var olan, öncesi ve sonrası olmayan bir yaratılışa inanmak, varoluşun çok daha sağlam ve sonsuz ve doğru bir şekilde yapılandığını açıklar.

Bir başlangıcı olan yaratılışın ise bir sonundan bahsetmektedirler ve bu durum yaratılışı basitleyen özelliklerdedir.

Dünya yanılgısı ile yapılmış, sebep ve sonuç ilişkisinden çıkamayan insani yorumlardır bunlar ve yaratılışı, insan bilgisi ve algısı kadar yorumlayarak küçümsemek anlamına gelmektedir aynı zamanda da bu.

Sebep sonuç ilişkisi dünya yanılgısının bir metodu, düşünme tarzı, kavramıdır, tüm yaratılışı bu kavramlarla yorumlayamazsınız...

Şimdi sorsam mesela, bir başlangıcı olan yaratılış mı? Ve sonuda olacak haliyle...

Yoksa başı ve sonu olmayan, hep var olan, bir başlangıcın söz konusu edilmediği bir yaratılış mı? Ve sonuda yok, başıda yok, hep var...

Hangisinin doğru olduğuna inanmak seni ve yaratılışı daha anlamlı yapar?

Elinde gerekli veriler yoksa hakikatleri anlamanla ilgili, en doğru ve düzgün ve mantıklı ve seni ve varlığını destekleyen hakikate inanman, seninle ilgili daha faydalı bir seçim olur haliyle...

Aslında hep var olmayıda tanımlamıştım, zaman ve hiçlik ortaklığından çıkan çalışma hep var olmayı açıklamaktadır ve bunu anlayamayanlar için yukarıdaki soruda yeterince belirleyici özelliklerdedir.

Hangisi daha anlamlı sence...

Büyük patlamamı?
Tanrı yarattımı?
Yoksa öncesi ve sonrası olmayan ve hep var olan bir yaratılış içinde olduğumuz mu? Bir başlangıcı yok ve başlatanı ve bir sonu yok, hep var...

ve işte sonsuzluğunun kanıtı...

Büyük patlamada, Tanrı fikride yaratılışın sonsuzluğuna anlamsızlıklar katan özelliklerde açıklamalardır, bilgilerdir.

Daha üst bir yorum varken daha alt bir açıklamaya inanmak hata olur.
Birini seçmek zorunda isen birde...
Ki öyle zaten...


Bu konuda da hakikat zaten tektir ve ya başlangıcı olan yaratılış hakikattir, yada başı sonu olmayan hep var olan yaratılış hakikattir.

Birileri hep var olma halini görebiliyorken birde, yaratılış bir başlangıç gibi basitlikle oluşmuş olamaz, bu tanım sığ, basit, sonlu,
umutsuz ve güvensiz özelliklerdedir.

Bir başlangıca inanmakta özgür iradeye ters bir kavramdır diyebiliriz. Senin elinde olmayan bir durumla başlayan var etme, bir başlatma hali ve sonlanacak olan varlık durumu, özgür iradeyi dışlar...

Özgür irade, başı ve sonu olmayan ve hep var olan yaratılış gerçeği ile ancak tam anlamı ile kendisini yaşatır.

Bir sınırı yok, bir sonu ve başı yok..
Sonsuz özgürlük ancak hep var olan bir oluşumda söz konusu olabilir.

İşte hakikatlerin tek olması ve göreceli olması konusu bu şekilde ayrımlarla belirlenir ve hakikatin tek olması bilgisini kullanarak
yaşamda bir çok sorunumuzla ilgili sağlam felsefeler yapabilir ve daha net sonuçlar elde edebiliriz. Bu açıklamada yaptığımız gibi...

Sevgiler